Ես ո՛չ խճանկար, ո՛չ էպրու եւ ո՛չ ալ Անատոլիոյ գոյն եմ
Ebru, mozaik, “Anadolu’nun rengi” değilim ben!
Talin Suciyan
AGOS, 787
Bana katlanabilmek için önce benden mozaik yaptınız, baktınız o çok statik oldu, ebruya döndünüz. Ama ister ebru deyin ister mozaik, hepiniz “Anadolu’nun rengi” olduğum konusunda hemfikirdiniz. Oysa ben sizin ne ebrunuz, ne mozayiğiniz, ne de Anadolunuzun rengiyim! Biliyorum, ölüp yok olunca, sesim çıkmaz, izim bilinmez olunca renklenebilirim, tarihimi ne kadar yok ederseniz o kadar renkli olurum sizin gözünüzde.
Ben sizin ne ebrunuz, ne mozayiğiniz, ne de “Anadolunuzun rengiyim”. Peki ne miyim? Kılıç artığı nesillerin çocuğuyum, bedenleri yağmalanmış, defalarca yerinden yurdundan edilmiş, binlerce yıl yaşadığı topraklardan bütün izleri son yüz yılda silinmiş, varlığı da, yok edilmesi de inkar edilmiş, mabetleri, okulları, vakıfları, tüm kurumları ve hatta teker teker insanlarının yürekleri, beyinleri ters yüz edilmiş, ele geçirilmiş, kendine yabancılaştırılmış, sindirilmiş bir halkın kızıyım. Bana ‘Türkiyeli Ermeni’ diyorlar.
I’m neither an ebru nor a tessera∗; nor am I ‘a color of Anatolia!’
Talin Suciyan
First you made me into a tessera in your mosaic of cultures just to be able to put up with me. But soon you found that too static and then you resorted to the image of ebru. Whether an ebru or a tessera, you all agreed that I was ‘a color of Anatolia.’ Yet, I’m neither your ebru nor your tessera, nor am I a color of your Anatolia. I know that I can acquire a color only if I’m dead and gone, mute and traceless; more colorful I become as you further destroy my history.